15 Haziran 2007 Cuma

White Lion Biyografisi

Şöyle bir 24 sene öncesine gidelim.. Gerçi o zamanlar ben yoktum ama o kervana katıldım.. 24 sene önce başlayan efsane köklerini sağlamlaştırarak 1992’ye kadar geldi ancak devamı gelmedi.. O duygulu sololar, vokaldeki insanın içine işleyen ses, hislere tercüman olan sözler, hiçbir zaman unutulmayacak eserler ve başyapıtlar bırakmak, birçok ismin öncüsü olmak..

Sololar ve vokal değil de sanırım bu son saydığım iki şey, kalıcılık ve öncülük, efsane tanımlamasına "cuk" oturuyor. O zaman White Lion için bir efsane demek en doğrusu olacaktır.





Efsane 1982’lere kadar gidiyor. Mike Tramp, grubu Mabel and Studs’I Danimarka’dan New York’a, ikinci albümlerini kaydettikleri yere getirdi. Bu ülke değişiminden sonra daha uygun bir isim gerekti ve Lion ya da New York’ta yaygınlaştığı haliyle The Danish Lions olarak değiştirdiler. Mike, Vito ile grubu Dreamer’ın L’Amour’daki bir konserinde tanıştı. L’Amour’s’dan beraber sahne aldılar. İkisi de birbirinden etkilendi. Mike ise Vito’nun seviyesinin o zamanki Lion’dan çok yukarılarda olduğunu söylüyor.

Efsane 1982’lere kadar gidiyor. Mike Tramp, grubu Mabel and Studs’I Danimarka’dan New York’a, ikinci albümlerini kaydettikleri yere getirdi. Bu ülke değişiminden sonra daha uygun bir isim gerekti ve Lion ya da New York’ta yaygınlaştığı haliyle The Danish Lions olarak değiştirdiler. Mike Lion’ın haricinde bir de bar programlarında çalıştığı bir grupla sahne alıyordu. Vito Bratta ile de bu bar konserlerinden birinde tanıştı. L’Amour’s’dan beraber sahne aldılar ve tanışmaları gerçekleşti. İkisi de birbirinden etkilendi. Mike ise Vito’nun seviyesinin o zamanki Lion’dan çok yukarılarda olduğunu söylüyor.

Mike Danimarka’ya döndükten kısa bir sure sonra Lion dağıldı. Bunun üzerine Mike New York’a geri döndü ve Vito’yu aramaya başladı. Eskiden çalıştığı bara, L’Amour’a gitti. Burada görevli bir kadın Mike’I Vito’ya ulaştırdı. Tam dab u dönemde Vito’nun grubu Dreamer dağılmış, Vito da boşta kalmıştı. Bunun üstüne Mike ve Vito güçleri birleştirip beraber çalışmaya karar verdi. Bu mükemmel ikilinin ilk eseri; Broken Heart oldu.

1983’ün başların grup anlamında birşeyler yapmaya karar verdiler ve Vito’nun eski grubu Dreamer’dan Mike Arbeny davulda, bassta ise Bruce Terkildsen olmak üzere birleştiler. Daha sonra grup White Lion adını aldı ve kadro değişikliğine gidildi. Davula Nicky Capozzi, bassa ise Bruno Ravel geldi. Bu dörtlü demo kayıtları yapmak için stüdyoya girdiler ve bu kayıtlar daha sonra ilk album olan Fight To Survive’I oluşturdu.

Grup demo kayıtlarını bitirir bitirmez bassçı Bruno Ravel yerini Felix Robinson’a bıraktı. Elektra Records ile imzalanan anlaşmanın hemen ardından ilk albümü, Fight To Survive’I kaydetmek için stüdyoya girdi grup.

Nicky Capozzi gruptan ayrıldıktan sonra yerine Greg D’Angelo, Anthrax’ın eski davulcusu geldi. Felix Robinson ise yerini yine Anthrax’tan Dan Spitz’in abisi Dave Spitz’e bıraktı. Bu değişiklikler olurken albüm Japonya’da Grand Slam etiketiyle raflara çıktı. Grup albümlerinin Japonya’da çıkışının şerefine bir Japonya Turnesi düzenledi.

Fight To Survive’ın başarısı Amerikalı birçok yayımcı şirketin ilgisini White Lion’a çevirdi. Ve kısa bir sure sonra da grup Atlantic Records ile anlaşma imzaladı. Bu arada da Dave Spitz gruptan ayrıldı ve bassa James Lomenzo geldi. Lomenzo’nun katılımıyla efsane White Lion kadrosu, listelerde en başı çeken White Lion kadrosu tamamlanmış oldu. 1986’da Frankfurt’a giderek Hotline Stüdyoları’nda yeni albüm üzerine çalışmaya başladılar.

Bir yıllık bir çalışma döneminin ardından 1987’de Pride yayınlandı. Albüm 10 tane mükemmel parçadan oluşuyordu. Greg ve James’in can alıcı ritmleri, Vito’nun inanılmaz melodileri ve Mike’ın eşsiz vokali.. Başta albümün beklenen başarıyı kazanamayacağı düşünülüyordu.. Taa ki “Wait” ortalığın tozunu attırana kadar.. Wait’in başarısını Tell Me ve When The Children Cry izledi. Ayrıca albümde All You Need Is Rock N Roll ve All Join Our Hands gibi kült parçalar da vardı.

Bu albümün turnesi yaklaşık iki yıl sürdü. 1988 Kasım’ında bitten turnenin hemen ardından grup hiç dinlenmeden yeni albüm için stüdyoya kapandı. 1989’da Big Game albümü yayınlandı. Big Game yayınlandığı sırada Pride hala listedeki yerini koruyordu. Albüm Little Fighter, Cry For Freedom, Going Home Tonight gibi klasikleşmiş parçaları barındırıyordu. Grup tekrar yollara döküldü ve yine büyük bir tune düzenledi.

Bu sefer dinlenmiş olarak tekrar stüdyoya giren grup son albümleri olan Mane Attraction’u kaydetti. Yeni albümle birlikte Love Don’t Come Easy gibi mükemmel parçalar girdi Hard N’ Heavy dünyasına. Ayrıca Vito-Mike ikilisinin ilk parçası olan Broken Heart dab u albümdeydi. Bunların dışında da Lights And Thunder ve birçok düğünde çalınmışlığı olan Till Death Do Us Apart gibi inanılmaz parçalar vardı. Tabi enstrumental ve bir virtüözlük abidesi Blue Monday ile Vito’nun Stevie Ray Vaughan tribute olarak yaptığı ve kendisiyle harmanladığı War Song’u unutmamak lazım. Hemen ardından da yeni bir dünya turnesi düzenlendi.

90ların başında patlayan grunge furyasıyla birlikte ilgi buraya yöneldi. Tam da bu kritik dönemde Greg ve James gruptan ayrıldı. Mike ve Vito yola bassta Tommy T-Bone Caradonna ve davulda Jimmy De Grasso ile devam etti. Ama uzun sürmedi. Son White Lion konseri Eylül 1991’de, Boston//The Channel’da düzenlendi.

White Lion 1980-1990 yıllarında rock müzik arenasına damga vurdu. WL, müziği, tarzı ve sahne şovlarıyla diğer gruplardan ayrılıyor, özünü ortaya koyuyordu. İnanılmaza ritmler, Vito’nun güçlü gitarı ve Mike’ın vokali White Lion’ın müziğini şekillendiren öğelerdi. Müzik piyasasının zorlukları sonunda Mike ve Vito’yu pes ettirdi ve WL aktif kariyerini bitirdi.

Biyografi biterken Mike Tramp’ten bir alıntı:

“ Bizim dağılmamızdaki en büyük etken, açık konuşmak gerekirse, dışardaki insanlar; emeğimizi adadığımız, müziğimizi yönlendiren insanlar. Ve yeni birileri yüzünden bizi unutan Atlantic Records idi. İşin sonuna doğru Pride’I kaydeden grup olmaktan çıkmaya başlamıştık. Yönümüzü kaybetmiştik. Ve gereksiz insanları memnun etmeye çalıştığımızı farkettik. Little Fighter ve Wait’in özünün dayandığı noktalardan uzaklaşmaya başlamıştık.”

Son olarak; Vito uzun zamandır çalışmıyor. James ile Greg ise çeşitli projelerde yer aldılar. Mike, solo kariyerinde Freak Of Nature adıyla bir grup kurdu ve yola devam etti. 2005’te ise eski ruhu bir araya getirmeye ve Mike Tramp’s White Lion adıyla geri dönmeye karar verdi.

Ve Mike Tramp’in White Lion’I bu karardan bir sene sonra ve ilk kez ülkemize geliyor! Wait, Broken Heart, Radar Love, Hungry.. ve daha nicesi.
Hepsini efsaneden dinleyebileceğiz! Gönül ister ki WASP gibi bir seyirci felaketi yaşanmasın..


Hiç yorum yok: