16 Haziran 2007 Cumartesi

Sepultura

Brezilya gibi üçüncü dünya ülkesinden çıkıp azim ve hırsı ile Dünya metal arenasının tepesine oturan Sepultura ülkem gruplarına örnek teşkil etmeli.
Son yıllarda müzikal olarak geçmiş yıllarını mumla aratsa da siyasi duruşu ve söylemleri ile hala ilk gün ne ise o. 80'li yılların başında metal hayranı dört genç bir Brezilya’nın sahil şehri Belo Horizonte’de bir araya gelir ve Sepultura’yı kurarlar. Kuruluşun hemen ardından Brezilyalı dost gruplar Overdose ile Split EP olarak ‘’Bestial Invasion’’ ı yayınlarlar.




Üyeler:
Derrick Green-Vokal
Andreas Kisser-Gitar
Paulo Jr.-Bass
Igor Cavalera-Davul


‘’Antichrist’’ ve ‘’Bestial Invasion’’ gibi şarkılar ile dikkat çeken ve hayran kitlesini genişleten grup 1986 yılında kendi albümleri ‘’Morbid Visions’’ yayınlar. Albüm turnelerinin ardından gitarist Jairo Guedez grubu bırakır.

Jairo’dan dolan boşluğu Andreas Kisser ile kapatan grup 1987 yılında ‘’ SCHIZOPHRENIA’’ albümünü yayınlar. Bu albüm ile beraber Sepultura’nın gün geçtikçe artan ünü Brezilya sınırlarını aşar. Avrupa da grubun 30.000 satması ile grup Road-Runner Records un dikkatini çeker ve anlaşma imzalar.

‘’Beneath the Remains’’ albümü ile Sepultura thrash-death arenasına damgasını vurur. Bu başarıda en büyük pay ünlü prodüktör Scott Burns’e aittir. ’’Inner-self’’,Benath the Remains’’ ve ‘’Mass Hypnosis’’ bu albümdeki klasikleşmiş şarkılardan sadece bazılarıdır. Bu albüm turnesinde grup alman thrash grubu Sodom’a eşlik eder.

1991 yılında tekrar Scott Burns prodüktörlüğünde kaydedilen ‘’Arise’’ yayınlanır ve Sepultura ‘nın başarısı katlanarak devam eder. ’’Arise’’, ’’Dead Embryonic Cell’’ ve ‘’Biotch is Godzilla’’ bu albümün hit şarkılarıdır.

1993 yılında İngiltere’de bir şatoda verilen parti ile beraber Sepultura’nın metal müziği, Brezilya folk etkileri ile birleştirdiği albüm ‘’Chaos A.D.’’ yayınlanır. Artık Sepultura metal arenasında bir devdir.

1994 yılında Max Cavalera yanına Fear Factory gitarsiti Dino’yu alıp Nail-Bomb adlı yan proje kurar,bu grupla bir albüm yapar ve Dynamo’da sahne alır. Her açıdan Nailbomb Sepultura hayranları için kült bir grup olmuştur.

1996 yılında Sepultura ‘’Chaos A.D’’ ile başladığı müzikal yolu bir adım daha ileri götürüp Brezilya etkilerini iyice arttırığı albüm ‘’Roots’’ u yayınlar.Albümde en dikkat çeken şarkı Xavantes yerlileri ile kaydedilen ‘’Rahatamata’’ dır.

1997 yılında üvey oğlu Dana’yı yitirmenin acısı ile sarsılan Max, karısı - ki karısı Gloria aynı zamanda grubun menajeridir - ve grup arasında kalır; seçimini eşinden yana kullanır. Herkes ondan Nailbomb’a devam etmesini beklerken o kendine Soulfly’ı kurar.

Bu sırada grup ilk olarak üç kişi devam etme kararı alır ve bir süre o şekilde tura çıkarlar. Fakat Andreas’ın vokal ve gitar işini yürütememesi nedeniyle hard-core kökenli vokalist Derrick Green gruba dahil olur. Beste aşaması bitmek üzere olan albümde hemen vokaller kaydedilir ve piyasaya sürülür. Bu albümde hayranları bir sürpriz beklemektedir. Eski Metallica bassçısı ‘’Hatred Aside’’ şarkısında vokal yapmaktadır. Brezilya folk müziği etkilerinin yanına Japon Kodo davullarıda eklenir.

Bu albümün ardında grup 2001 yılında ‘’Nation’’ ve bu sene ‘’Roarback’’ albümlerini yayınlar. ’’Nation’’ albümünde ‘’Sepulnation’’ şarkısında üyeler olmasını istedikleri özgür,adil ve ütopik bir ülkeyi anlatırlar. Her ne kadar Roots sonrası müzikal olara bana keyif vermeyen bir grup olsa da geçmişi ve siyasi duruşu ile her daim saygı duyduğum ve hayatımın bir dönemine damgasını vurmuş gruptur Sepultura.

U2


U2’nun hikayesi; 1976 yılında Dublin’deki “Mount Temple School”da öğrenci olan 14 yaşındaki Larry Mullen, Jr’ın okulun panosuna grubu için müzisyenler aradığına dair duyuruyu asmasıyla başladı diyebiliriz. Aynı gün Mullen’in evinde toplanan 5 kişi; Mullen (bateri), Adam Clayton (bas), Bono Vox yani kısaca Bono (vokal) takma ismine sahip olan Paul Hewsen ve daha sonra The Edge takma adını alacak Dave Evans (gitar, piyano); birlikte Feedback adlı grubu oluşturdular. Dave’in erkek kardeşi Dick’de kısa bir süre Feedback’de gitar çaldı.




Feedback kısa bir sure sonra adını The Hype olarak değiştirip haftasonları ve okuldan sonra provalara başladı. 18 ay süren çalışmalardan sonra 1978 yılının Ağustos’unda grup ilk kez İrlanda’da Limerick’de konser verdi. CBS Records’tan Jackie Hayden’ın başkanlığını yaptığı bu yarışmada ödül kazanan grup böylece ilk demolarını çıkartabilmeleri için gereken yeterli stüdyo süresini de elde etmiş oldu. Kısa bir süre sonra adlarını U2 olarak değiştiren grup; Dublin’de yaşayan bir iş adamı olan Paul McGuinness’le de grubun menajeri olması için anlaştı.



Bir sonraki yılsa grup, ilk single’ları ‘U2:3’ü piyasaya sürdü. 1980 yılının Ocak ayında, İrlanda’nın önde gelen rock magazinlerinden biri olan Hot Press’in okuyucaları arasında yaptığı oylamada U2, en iyi beş grubun içine girdi. 1980 yılının Mart’ında ise U2; Island Records’la anlaşma imzaladı ve bir ay sonrada single’ları ‘11 O’clock Tick Tock’u piyasaya sürdü.
1980 yılının Ağustos ayında U2 ilk albümleri için Steve Lillywhite’la çalışmaya başladı. Aynı ay grubun bir sonraki single’ı ‘A Day Without Me’ piyasaya çıktı. Ekim ayında ise grup, ilk Avrupa turnesine hazırdı. Aynı ay; ‘I Will Follow’ single’ıyla birlikte “Boy” albümü piyasaya çıktı.

1980 yılının Kasım ayı boyunca U2, Amerika’da konserler verdi. 1981 yılının Ocak ayında Dublin’e geri dönen grup üyeleri, Hot Press okuyucuları tarafından yapılan oylamalar sonucu 9 birinciliğin sahibi oldu. Bir ay sonra, biletleri günler önce bitmiş olan ve, 700 kişinin içeriye giremediği, 3000 kişilik kapasitesi olan Lyceum Balo Salonu’nda, grubun İngiltere turnesinin finali gerçekleşti. U2 bundan sonra ki 3 ayı Amerika da konserler vererek geçirdi.

1981 yılının Haziran ayında, U2’nun, Amerika Turnesi sırasında buldukları bir arada; Compass Point Stüdyoları’nda kaydettikleri ikinci albümleri “October” dan çıkan ilk single ‘Fire’ piyasaya sürüldü. “October” İngiltere albümler listesine yayınlandığı günden bir hafta sonra 11 numaradan giriş yaptı. Albümden çıkan ikinci single ‘Gloria’da İngiltere Listeleri’ne girmeyi başardı. Albüm, Avrupa ve Amerika’yı kapsayan ve 5000 kişilik salona sahip olan Dublin’deki RDS’de sona eren bir turneyle tanıtıldı.

1983 yılının Mart’ında piyasaya çıkan “War” grubun müzikal hayatında bir dönüm noktasını oluşturuyordu. Albümden çıkan single ‘New Year’s Day’ İngiltere listelerine ilk ondan girmeyi başarırken albüm listelere bir numaradan giriş yaptı. “War”, Amerika’da ise 10 numaradan listelere giriş yaptı.

Bu albümde yer alan diğer singlelardan bazıları ise Martin Luther King, Jr. için yazılan ‘In The Name Of Love’ ve Bono’nun Dublin’de yaşayan ve uyuşturucudan kurtulmaya çalışan arkadaşları için bestelediği ‘Bad’di.

Amerika Turnesi sırasında Red Rocks Amphitheater’da kaydedilen “Under a Blood Red Sky” U2’nun canlı performans kayıtlarının bulunduğu ilk albüm oldu. 1983 yılının Kasım ayında piyasaya çıkan albüm; İngiltere listelerinde bir numaraya kadar yükselirken 1984 yılının Ocak ayında da platin ödül sahibi oldu. 1983 yılındaysa, Rooling Stone dergisinin editörleri U2’yu “Yılın Grubu” seçti.

1983 yılının Aralık ayında U2, ilk kez düzenledikleri Japonya Turnesi’ne katıldı. Burada, Hiroşima ve Nagazaki’de bombalanan bölgelerin resimlerinin sergilendiği “Unforgettable Fire”ı ziyaret eden grup, bir sonraki albümlerinin de temellerini böylece atmış oldu.

U2, 1984 yılının Mayıs’ında dördüncü stüdyo albümlerinin “The Unforgettable Fire”ın çalışmalarına, prodüktörler; Brian Eno ve Daniel Lanois’le birlikte Dublin’in dışında bulunan Slane Castle’da başladı.

Albüm Ekim ayında piyasaya çıktı ve İngiltere listelerine bir numaradan giriş yaptı. Grup 1984 ve 1985 yıllarında Londra’daki Wembley Arena’da, New York’taki Madison Square’de ve Dublin’deki Croke Park’ta konserler verdi.

1988 yılının baharında grup “Yılın Albümü” ve “En İyi Rock Performansı” olmak üzere iki Grammy Ödülü’nün sahibi oldu. Bir sonraki yılın Ekim ayında, U2 prodüktörlüğünü Jimmy Iovine’in yaptığı “Rattle and Hum” adındaki double albümü piyasaya sürdü. Bu albüm gruba bu defa “En iyi Rock Performansı” ve “En iyi Video” ödülleri olmak üzere yine iki Grammy Ödülü kazandırdı.

1991 yılında piyasaya sürdükleri “Achtung Baby”de U2, tekrar prodüktörler Brian Eno ve Daniel Lanois’le birlikte çalıştı. Albüm; Berlin ve Dublin gibi farklı şehirlerde kaydedildi. Albümden çıkan bazı hit single’lar ise ‘One’, ‘Even Better Than The Real Thing’ ve ‘Mysterious Ways’di.
1992 yılının başlarında U2, “Zoo Tv” adında bir turne hazırladı. Bu turneyi 10 parçadan oluşan albüm “Zooropa” izledi.

U2, müzik dünyasına 1997 yılında elektronik bir temele oturtulmuş album “Pop”la geri döndü.

Bu albümden çıkan single’lar ‘Staring at the Sun’ ve ‘Discotheque’ grubun başarısını bir kez daha ispatlarken; U2, albüm tanıtımı için o güne kadar hazırlanan en pahalı sahne şovunu hazırladı.

3 yıl aradan sonra, 2000 yılının Ekim ayında; U2, son albümünü piyasaya çıkardı “All That You Can’t Leave Behind”. Albümden çıkan ilk single ise ‘Beautiful Day’ aynı yılın yazında single’ı destekleyen bir video kliple piyasaya sürüldü. Bu single'ın ardından ise "Stuck In a Moment You Can't Get Out Of" ve son olarak aynı zamanda Tomb Raider filminin soundtrack'inde de yer alan "Elevation" piyasaya çıktı.

*U2 yazisi icin kullanilan kaynaklar Stephen Thomas Erlewine yazisi ve toplulugun resmi internet sitesi www.u2.com'dur.

Apocalyptica


Finlandiya'daki Sibelius Akademisi'nin Çello bölümü öğrencileri olan Eicca Toppinen, Max Lilja, Paavo Lotjonen ve Antero Mannien'den oluşan ve müziğiyle, klasik müzik ve heavy metal arasındaki sınırın sanılanın aksine çok ince olduğunu düşündüren Apocalyptica grubu, dört gencin, yakın çevrelerine çaldıkları Metallica yorumlarıyla müzik çalışmalarına başladı. Esin kaynaklarının ünlü Rus klasik müzik bestecisi Dmitri Shostakovich olduğunu her fırsatta dile getiren grup elemanları, bu çalışmalarını mezuniyet törenlerinde sergilediklerinde ise tam anlamıyla kıyamet kopmuştu.




Grup, Metallica parçalarını ezbere bilen seyircilerin de eşliğiyle öyle başarılı bir performans sergiledi ki, büyük plak şirketlerinden biriyle anlaşma başarısını gösterdiklerinde bu olayın üzerinden henüz bir hafta bile geçmemişti..

Metallica'nın "Enter Sandman", "The Unforgiven", "Wherever I May Roam", "Master of Puppets", "Harvester of Sorrow" gibi parçalarını dört çelloyla yorumladıkları ilk albümleri "Plays Metallica By Four Cellos", 1996 yılında piyasaya çıkarak tüm dünyada 250.000 adetlik satışla metal müzik dinleyicilerinin yanı sıra klasik müzik severlerin de arşivlerinde yer almayı başardı. Çellolarını amfiye bağlayarak oldukça ilginç ve bir o kadar da üstün işler yaratan grup üyeleri, bu albümle Metallica'dan da övgü almayı başardılar.
Mtv Avrupa ve Amerika haber bültenlerinde yer almaya başlayan Apocalyptica, Sex Pistols, Sepultura ve Bad Religion gibi gruplarla aynı sahneyi paylaştı. Daha sonra Metallica'nın alt grubu olarak sahne alan topluluk geniş kitlelerin beğenisini kazandı. İlgi öylesine büyüktü ki, diğer birçok Metallica konseri öncesinde Apocalyptica eserleri, dinleyenlere banttan sunulmaya başlandı.
Grup 1997 yılında, ülkemizdeki dinleyenleriyle buluşmak üzere Cemal Reşit Rey 2. Uluslararası Gençlik Festivali kapsamında sahneye çıkmış ve inanılmaz bir ilgiyle karşılaşmıştı.

Topluluğun; Sepultura, Pantera, Metallica, Faith No More yorumlarının yanısıra, içerisinde grup üyelerinden Eicca Toppinen'in bestelerinin de bulunduğu bir albümle hayranlarının karşısına çıktılar. Bu çalışma, Apocalyptica'nın sadece diğer grupların eserlerini yorumlarken değil, özgün çalışmalarıyla da ne kadar başarılı olabileceklerinin bir kanıtı niteliğindeydi. 1998 yılında piyasaya çıkan "Inquisition Symphony" adlı bu albüm, öncekinden sert bir tarza sahipti. Grup, bu çalışmayı sunduğu turne kapsamında İstanbul ve Ankara'da da konserler verdi.
Avrupa'da gösterime giren ve başrollerini Jason Patric, Ben Stiller ve Nastassja Kinski'nin paylaştığı "Your Friends and Neighbours" filminde, ilk albümden üç parçaları kullanılan grup, böylece ilk 'gümüş ekran' denemelerini de yapmış oldu. 2000 yılı çıkışlı "Cult" albümü ise Eicca Toppinen’in besteci yönünün gitgide geliştiğinin göstergesiydi.

Sonrasında grubu, Şebnem Ferah’ın "Perdeler" şarkısına eşlik ederken dinledik. Ferah'ın albümünde biri orijinal, diğeri Apocalyptica düzenlemesi olan iki sürüm yer aldı. Bu arada grupta eleman değişiklikleri de oldu. Antero Manninen'in yerini Helsinki Flarmoni Orkestrası'nın metalci çello sanatçısı Perttu Kivilaakso alırken Max Lilja gruptan ayrıldı.

Kayıt firması Universal bu dönemde boş durmayarak son albümleri olan "Cult"ın çift cdlik özel baskısını piyasaya sürdü. Sunulan özel çalışmada, "Cult" albümündeki çalışmaların yanısıra; Guano Apes solisti Sandra Nasic'in vokal yaptığı "Path Vol.2" ve Farmer Boys'dan Matthias Sayer'in sesiyle eşlik ettiği "Hope Vol.2" ile "Harmageddon", "Nothing Else Matters" ve "Inquisition Symphony"nin canlı kayıtları da yer aldı.
"Vidocq" adlı filmde müzikleriyle yer almaları, durgun oldukları bu arada dikkat çeken çalışmalarından biriydi. Antero Mannien'in de ayrılması ldağılma korkusu yaratsa da grup sessiz sedasız çalışmalarına devam etti. Beklenen "Reflections" albümünde, usta davulcu Dave Lombardo'nun da konuk olarak yer alması herkes için tam bir sürpriz oldu. Tamamı kendi bestelerinden oluşan 10 Şubat 2003 çıkışlı bu albümleriyle yeni bir tarzı, çello-rockı yarattıklarını belirten grup üyeleri, sürekli gelişerek yollarına devam ediyorlar. Eğitimli oluşlarının yarattığı farkı koruyan, çalışkan ve özgün çizgileriyle...

"

Guns N'Roses

80'lerin sonlarında en çok tartışılan rock topluluklarından olan Guns N'Roses'ın çekirdek kadrosu Axl Rose (William Bailey) ve Izzy Stradlin'den (Jeffrey Isbell) oluşuyordu. Şarkıları seslendiren Rose -ilk kez 5 yaşındayken kilise korosunda söylemişti- gitarist Stradlin ile Los Angeles'de 1984'te tanıştı..Adını 17 yaşında, gerçek babasının kim olduğunu öğrendiğinde değiştirdi. Axl ön eki Indianalı bir topluluktan geliyordu. Gitarda Tcarii Guns ve davulda Rob Gardner ile birlikte ismi sırasıyla Rose, Hollywood Rose ve L.A. Guns olan bir topluluk kurdular.




Guns ve Gardner daha sonra ayrıldıklarında Road Crew isimli yerel bir topluluktan Adler ve Slash (Saul Hudson) onların yerine geldiler.

Basçı Duff McKagan'ın gelişiyle (daha önce yaklaşık 30 toplulukla çalışmış) isimleri Guns N'Roses olarak değişti. Geniş çaptaki Amerika Cehennem Turu '85'ten sonra GNR bir EP çıkardı: Live ?!*@ Like A Suicide, Uzi/Suicide etiketiyle. Ardından 86'da Geffen ile anlaştılar. Ertesi sene bir EP daha hazırdı. 1987 boyunca her yeri turladılar, kendilerini yok etmek için gösterdikleri çabalar da iyice belirginleşti. Hele Cinderella'dan Fred Coury elini kıran Adler'in yerine geçici bir süre için geldiğinde... Şubat '88'de üç gün boyunca Rose'a yasak konmuştu.


İlk çalışmaları "Appetite For Destruction", Mike Clink'in yapımcılığında tüm dünyada 20 milyon sattı ve çıkışından bir sene sonra listelerde birinci olmayı başardı. "Welcome to the Jungle" Clint Eastwood'un filmi "Dead Pool"da kullanıldı, listelere girmeyi başaran bir başka parça oldu. ABD ve Avrupa'da topluluğun düzenli canlı gösterileri devamlı tartışma yarattı. Özellikle de 1988'de Donington Festivalinde iki hayranın öldüğü o gösteride. 1989'da 8 parça içeren GNR Lies çıktı, çıkar çıkmaz da iki büyük pazarda iyi yerlere geldi. 45'likler "Sweet Child O' Mine" (sonradan karısı olacak sevgilisi Erin Everly için Rose yazmıştı), "Paradise City", "Patience" da aynı şekilde... Rose'un "One In A Million" için yazdığı sözler çok eleştirilmişti.

Farm Aid IV yardım konserine katılmalarına rağmen GNR adı hep uyuşturucu, içki, ve toplumu rahatsız eden saldırıları konu alan eleştirilerle anıldı. 60'ların bir karükatürü görünümündeydiler; Stradlin uçaktan halkın üzerine işiyordu, AMA ödüllerinde Slash ve McKagan canlı canlı küfür ediyor, Rose ve Everly bir ayrılıp bir barışıyordu. 1990 Eylülünde Matt Sorum Adler'in yerine geldi, Cult topluluğundan. Özel yaşamlarıyla daha iyi tanınmaya çalıştıkça, topluluğa Dizzy Reed geldi ve '91 turunda klavyenin başına geçti. Beklenmedik ve heyecan verici sunumları onları Rolling Stones ile karşılaştırılmaya değer kılıyordu. Çok tanınan iki albüm Eylül ayında geldi. Use Your Illusion I ve Use Your Illusion II, Bob Dylan'ın "Knockin' On Heaven's Door" parçası, Fırtınalı Günler filmi için kullanıldı.

Daha başka 45'likler "You Could Be Mine" (Terminatör 2'de dinleyebilirsiniz) ve "Don't Cry" bunu izledi. Illusion'lar önceki iki albümün hemen üzerine geçiverdi. Stradlin, baskıya daha fazla dayanamayıp Ju Ju Hounds'u kurmak üzere topluluktan ayrıldı. 1991'in sonlarındaydı. Onun yerine Gilby Clarke, (Kill For Thrills'ten) geldi. Bu arada Slash'ın ünü konuk sanatçı olmasını sağladı, Dylan ve Michael Jackson ile birlikte çaldı, Muddy Waters ve Les Paul için hazırlanan albümlerde görev aldı. 1992 AIDS/Freddie Mercury yardım konserindeki gösterileri "Knockin' On Heaven's Door"un yeniden yayımı için bir neden oldu. Dylan hayranları ise hayal kırıklığına uğradılar. Topluluk üyeleri başarılı satışlarla ve kısa sürede listelerde yerlerini alabildikleri için mutluydular, verdikleri demeçlerde bu çıkıyordu. Dörder milyon satan iki albümlerinden sonra '93 sonuna kadar hiçbir yeni üretim yapmadılar. "The Spaghetti Incident" ile gelen yeni çalışmaları punk müziğe bir selam niteliğindeydi. Uzun süredir unutulmuş müzisyenlerin (UK Subs, Nazareth, Misfits, Fear vb.) parçalarına tekrar hayat verdiler. Toplukıyımcı Charles Manson'ca yazılmış bir şarkıya da yer verilen bu albüm projesinin ardındaki Duff McKagan ise ilk solo albüünü yine aynı aralarda çıkardı. 94'te bir ayrılık daha yaşandı. Rose hakkında söyledikler nedeniyle tekmeyi yiyen Gibby Clarke'ın yerine Paul Huge, Rose'un Indiana günlerinden arkadaşı, geliyordu. "Sympathy For the Devil" parçasını söyledikleri kayıt -ki Vampir ile Görüşme filminde kullanıldı- Huge'un toplulukla ilk deneyimi oldu. Uzun süre kalamayan Huge'un yerine gelen Zakk Wylde ise birlikte tek bir nota kaydedemeden Rose ile olan sürtüşmeleri nedeniyle topluluktan ayrıldı. 95 Mayısta Stradlin ikinci gitarı yeniden eline aldı, yıl sonuna doğru Rose ve Slash yeniden kayıplara karıştılar ve tek yeni kayıt yapılamadı. Bu sıralarda Sorum ve McKagan gitarist Steve Jones ile birleşerek Neurotic Outsiders isimli topluluğu kurdular. Slash, Rose'un Kasım 96'da ayrılışını doğruladı. Daha sonra GNR'nin isim haklarını satın alışıyla yeniden ortaya çıkan Axl Rose, 99 Kasımında "Oh My God" parçası ile "End of Days" filminin müziklerine katkı sağladı. Nine Inch Nails'den Robin Finck Slash'ın yerini aldığında artık topluluktan eskisi gibi bahsedilmiyordu.

15 Haziran 2007 Cuma

Therion - O fortuna

Bir Amerikan Rock Efsanesi ; Aerosmith - Biyografi

Amerika'nın en önemli rock gruplarından biri olan Aerosmith, 1970 yılında solist Steven Tyler'ın (Steven Victor Tallarico, 26 Mart 1948, New York USA) New Hampshire'da bir dondurmacı dükkanında çalışan gitarist Joe Perry'le (Anthony Joseph Perry, 10 Eylül 1950, Boston, Massachusetts, USA) tanışmasıyla başladı diyebiliriz. Tyler o sırada yaz tatili için, Trow-Rico'da ailesine ait yazlık dinlence yerinde bulunuyordu. O zamanlar bir grupta gitar çalan Perry, daha önce kendi grubu Chain Reaction'la 'When I Need You' ve William Proud And The Strangeurs adlı grupla da 'You Should Have Been Here Yesterday' adlı single'ları çıkarmış olan Tyler'a bir rock - caz topluluğunda yer alması için teklifte bulundu.




İkili artı basçı Tom Hamilton (31Aralık 1951, Colorado Springs, Colorado, USA) baterist ve yeni üye olan Joey Kramer (21 Haziran 1950, New York, USA.) ve gitarda Joey Tabano'yla birlikte grup ilk şeklini aldı. Fakat kısa bir süre sonra Tabano'nun yerine; Justin Tyme, Earth Inc. ve Teapot Dome and Cymbals Of Resistance'ın kurucu üyelerinden olan Brad Whitford (23 Şubat 1952, Winchester, Massachusetts, USA.) geçti. Nipmuc Regional High School'da ilk konserini veren grup bu konserden sonra adını Aerosmith olarak değiştirdi. Aerosmith'in başarısı kısa zamanda Boston'un dışına da çıkmaya başardı ve grup Max Cansas City'de verdikleri konser ardından Colombia / CBS Record's la kontrat imzaladı.

Grubun ilk albümü kendi adını taşıyordu ve 1973 yılında piyasaya çıktı. Bu albümden çıkan ilk single 'Dream On' başlangıçta listelerde 59 numaraya kadar yükselebilirken, 1973 yılının Nisan ayında 10 numaraya çıkmayı başardı.


Prodüktör Jack Douglas'la yapılan çalışma sonucu grubun ikinci albümü "Get Your Wings" 1974 yılının Haziran ayında piyasaya çıktı. Yurtçapında verdikleri konserlerle beşli adını duyurmaya devam ederken asıl başarıyı 1975 yılının Nisan ayında piyasaya çıkan ve dünya çapında 6 milyon kopya satan "Toys In The Attic"le kazandı.

Üçüncü albüm "Rocks" 1976 yılının Mayıs ayında piyasaya çıktı. Rocks, sadece Amerika'da 3 milyon kopya sattı ve albümler listesinde 5 numaraya kadar yükseldi. Albümden çıkan single 'Back In The Saddle' listelerde 40 numarada kaldı.

Aerosmith başarılı yükselişlerini, 1977 yılının Kasım ayında piyasaya çıkardıkları "Draw The Line" albümüyle pekiştirmelerine rağmen; eleştirmenler tarafından beklenilen olumlu yaklaşımı bulamadı ve grup, Led Zeppelin'in bir türevi olarak nitelendirilmekle kaldı. 1978 yılında Aerosmith, çok büyük bir özenle hazırlanan programlarını yavaşlatmak için Amerika'da daha küçük ve daha özel konser salonları kiralayarak bir turne düzenledi.

1978 yılında Aerosmith, "Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band" adlı filmde büyük bir başarı kazanan parçaları "Come Together"ı besteledi. Bu performansları ardından grubun '73 ve '78 yılları arasında verdikleri konserlerin bir toplaması olan ve grubun ilk live albümü olacak "Live Bootleg" piyasaya çıktı. Bu sırada Tyler ve Perry arasında çözüm bulunamayan sorunlar çıkmaya başladı.

1979 yılının Kasım ayında, "Night In The Ruts" albümünün piyasaya çıkmasının ardından Joe Perry kendi projesi olan "Joe Perry Project"i kurmak için gruptan ayrıldı.

1980 yılında gruba Jimmy Crespo katıldı, fakat bir sonraki yıl Brad Whitford; Ted Nugent'in kurucularından gitarist Derek St. Holmes'la gerçekleştirecekleri bir proje için gruptan ayrıldı.

1982 yılının Ağustos ayında, gruba yeni gelen Rick Dufay'la birlikte grubun bir sonraki albümü "Rock In A Hard Place" piyasaya çıktı. Fakat gözle görülür bir cansızlığın yer aldığı bu albüm, grubun diğer albümlerinin yanında pek de başarılı olamadı.

1984 yılında, 'Back In The Saddle' Turnesi sırasında, Perry ve Whitford gruba tekrar katılma kararı aldı. Aralarındaki düşmanlığa bir set çeken grup üyeleri bir sonraki yıl en uzun süre birlikte çalışacakları döneme de girmiş oldu.

1985 yılının Kasım ayında Aerosmith "Down Wıth Mirrors" albümünü Geffen Plak Şirketi'nden yayınladı ve ardından Tyler ve Perry uyuşturucudan kurtulabilmek için bir rehabilitasyon programına katıldı.Yayınlanan LP, çıkardıkları ilk iki albüm kadar başarılı bulundu fakat grup, 80'lerde ortaya çıkan bir çok kopya yeni rock grubunun gölgesinde kalmamak için soundlarını piyasanın yeni seslerine uydurmak zorunda kalmıştı.

1986 yılında Aerosmith, "Toys In The Attic" albümünde yer alan parça "Walk This Way"i ünlü rap grubu Run DMC ile birlikte tekrar kaydetti. Bu işbirliği uluslararası bir başarı kazandı.

1987 yılının Ağustos ayında piyasaya çıkan ve prodüktör Bruce Fairbairn'le hazırlanan "Permanent Vacation" grubun en fazla satan ve aynı zamanda İngiltere'de büyük etki yaratan albümlerinden biri oldu. Albümden çıkan 'Dude (Looks Like A Lady)' Amerika müzik listelerinde 14 numaraya kadar yükseldi.

1988 yılının Ağustos ayında, Aerosmith'in bir toplama albümü olan "Gems" piyasaya çıktı. Aynı yıl grup, MTV Müzik Ödülleri'nde "En İyi Grup" ve 'Dude(Looks Like A Lady)' parçalarına çektikleri kliple de "Klipte En İyi Sahne Performansı" ödüllerini aldı.

1989 yılının Eylül ayında Aerosmith, piyasaya çıkan "Pump" albümünde yer alan 'Janie's Got A Gun', 'Love In An Elevator' ve 'What It Takes' parçalarına çektikleri kliplerle o yıl adından en fazla bahsettiren gruplardan biri oldu. Albüm sadece Amerika'da 7 milyon kopya sattı. O yıl düzenlenen MTV Müzik Ödülleri'nde grup; 'Rag Doll' adlı parçalarına çektikleri kliple "En İyi Heavy Metal Video" ödülünü aldı.

1991 yılında grup ilk Grammy Ödülünü; 'Janie's Got A Gun' parçasıyla "En İyi Rock Performansı" dalında aldı. Aynı yıl, 'Pump' albümlerinin turnesinde Aerosmith, Sony Records'la anlaşma imzaladı. Eylül ayında ise, Boston Garden Hall Of Fame ödülünü kazandı ve 'The Other Side' a çektikleri kliple de MTV'de "En İyi Metal/Hard Rock Video" ödülünü aldı. Aynı yıl Kasım ayında Aerosmith'in "Pandora's Book" adlı seti yayınlandı.

Nisan 1993'de, Aerosmith'in "Get A Grip" albümü yayınlandı. Albümden çıkan single'lar 'Livin' On The Edge', 'Cryin', 'Crazy' ve 'Amazing' tüm dünyada çok büyük başarı kazandı. Albüm sadece Amerika'da 7 Milyon kopya sattı. Piyasaya çıkan Guns N'Roses gibi yeni gruplar Aerosmith'in artık eskidiğini göstermeye çalışsa da grup, gerek çıkardıkları albümler gerek sahne performanslarıyla onlardan geri kalır bir yanları olmadığını ispatlıyordu.

1994 yılının Kasım ayında piyasaya çıkan "Big Ones"; grubun eski hayranları için çok başarılı bir toplama albüm olmasının yanında, yeni neslinde grubun başarılı çalışmalarını tanıması için bir fırsattı. Grup, 90'lı yılların ortasında tekrar Colombia Records'la anlaşma imzaladı ve 1997 yılında kayıtları bir yıl süren albüm "Nine Lives"ı piyasaya çıkardı. Tyler albüm için, "Bu albüm beni, uzun zamandır gitmek istediğim yerlere kadar götürdü ve tekrar geri getirdi" dedi. Albümden 'Falling In Love (Is Hard On The Knees)' Şubat ayında piyasaya çıktı. Tyler, yarım yüzyıla gelen yaşı ve onunla aynı dönemden olan Jagger ve Springsteen'ın bitkin görünen hallerine rağmen sahnede hala eski günlerdeki gibi canlıydı.

Grup 1998 yılında Simpsons'ların 200. bölümünde yer aldı. Aynı yıl Ağustos ayında Diane Warren tarafından yazılan ve Armegeddon Filmi'nin soundtrackinde yer alan parça "I Don't Want A Miss A Thing" Amerika'da müzik listelerine 1 numaradan giriş yaptı ve 4 hafta boyunca 1 numarada kaldı. Aynı parça İngiltere Müzik Listeleri'nde de ilk ona girmeyi başardı. Ekim ayında grubun canlı performanslarının yer aldığı "A Little South Of Sanity" piyasaya çıktı.

2000 yılında ise Aerosmith, VH1 Müzik Kanalı'nın 2001 Mart ayında piayasaya çıkan "VH1: 100 Greatest Rock Songs" için 35 numarada yer alan parçaları "Walk This Way" ve 47 numarada yer alan parçaları "Dream On"un kayıtlarını yapmak için tekrar stüdyoya girdi.

2001 yılının Mart ayında Aerosmith'in son albümü "Just Push Play" piyasaya çıktı. Albümden çıkan ilk single 'Jaded' ise müzik listelerinde bir numaraya kadar yükseldi.

Aerosmith yazisi icin kullanilan kaynaklar Stephen Thomas Erlewine yazisi ve toplulugun resmi internet sitesi www.aerosmith.com 'dur.

Death Metal'in genç temsilcisi ; Zonaria !

Zonaria grubu kim mi ? Amatör Death Metal grubu , İsveç'ten bizlere mail yoluyla ulaştı. Demolarını gönderdiler ve bizden kritiklerini yayınlamamızı istediler. Biz de onları kırmadık ve elimizden geldiğince bir şeyler karaladık.
Öncelikle grubu biraz tanıyalım.Grup 2005 yılında ilk demolarını "Evolution Overdose" çıkardı.2006 yılında ikinci demoları olan "Vendered In Vain" ile yoluna devam ediyor. Albümün mixajını Jonas Kjellgren (Scar Symmetry,Centinex, Incapacity, Carnal Forge, Steel Attack) yapmış.
Grup elemanlarının yaşları 16-19 arası değişiyor.Yaş ortalaması oldukça düşük olan bir grup için süper bir çalışma ortaya konulmuş. Buna da değineceğiz. Ayrıca grup, "Impaled Nazarene" ile de 2 haftalık bir tura çıkmış.




Demonun ilk parçası demoya ismini veren parça "Vendered In Vain".Çok kısa bir introdan sonra parça hızlı davulları ile dikkat çekiyor.Aynı zamanda aksak ritimler mevcut.Parçada klavyeler iyi bir hava katmış.Uyum iyi sağlanmış."Gaz" parça tabiri sanırım uygun olur. Agresifliği vokaller sağlamış.

İkinci bir parça "Attending Annihilation"nın da "Vendered In Vain"den az kalan bir tarafı yok.Ayrıca clean vokaller kullanılmış ve başarılı olmuş.Parçadaki melodi bu bölümlerde vokallere taşınmış.Burada agresifliğin ve duygusallığın bir harmonisinden söz edebiliriz.

"Ravage The Breed" son parça ve cidden gaz bir parça olmuş.Diğer parçalardan kalite olarak farklı değil.
Yapı olarak benzer yanlar var.

Sonuç olarak demo bence iyi ve grup gelecek vaad ediyor.Aslında iki demosu olan bir grup genelde amatör yanlar sergiler ama Zonaria pek de amatör değil.Grup hakkında bilgisi olmayan birinin bu parçaları dinlediğinde ögrendiklerinden sonra şaşıracağına eminim.17 yaş ortalaması olan bir grup için mükemmel bir çalışma bence.Sweedish Death'in biraz progressivelikle yoğrulmuş tarzını sevecek herkese tavsiyem dinlesinler.Sitelerinden spacelerine ulaşabilirsiniz.

Simon Berglund - Vocals, Lead Guitars
Emil Nyström - Guitar
Emanuel Isaksson - Drums
Jerry Ekman - Bass

Web sayfası:
http://www.zonaria.com/
www.myspace.com/zonaria



Single Çalışmasının İkinci Kritiği [ Yazan: dreamflier ]
İsveçli Sweedish death/black grubu Zonoria 2005 yılında çıkardıkları "Evolution Overdose" un takipçisi "Rendered in Vain" ile karşımızda...
Demoyu incelediğimiz zaman ilk dikkatimizi çekecek nokta amatör, gayet genç ve kendi anlattıklarına göre kısıtlı imkanlara sahip grubun
oldukça profesyonel şekilde hazırladığı demo kapağı ve sunumu. Bunun yanında mixerin başında Centinex, Carnal Forge gibi efsaneler ve yeni
neslin başarılı grubu Scar Symtery ile yaptığı çalışmalar ile adını duyuran Jonas Kjellgren oturuyor.

Demonun açılış parçası "Rendered in a Vain" çok ksa bir klaye girişinin ardından Cradle of Filth benzeri riffler ile açılıyor. Bu artık klişeleşmiş death/black oyunlarının ardından kesik, hafif aksak ritmler ile devam eden parçada en başarılı anlar 02.39 dan sonra gelen ve oldukça kısa süren bass yürüyüşü. Bu hoş enstantenin ardından gitar klavye oyunları şarkının devamına orjinallik katıyor.

"Attending Annihilation" belki çok alakasız olacak ama giriş kısmı ile- sadece giriş- bana Sepultura'nın Chaos AD. dönemi hatılattı. Şarkıda kullanılan clean vokaller değişik bir hava katsa da vokalist Simon'ın brutal vokallerdeki başarısını clean vokallere taşıdığını söylemek zor. Bunun yanında şarkıdaki ısrrlı ve grindvar bateri atakları da akılda kalıcı.

Son şarkı "Ravage the Breed" ise demonun geneline yayılan death/balck havasından ziyade Sweedish death metal akımına daha yakın. Amon Amarth
severlerin yüzünü güldürecek.

Sonuç itibari ile çok genç bu grubun demosu pek fazla orjinallik taşımasa da Raise Hell, Behemoth, At the Gates, Hypocrisy ev ilk dönem Inflames hayranlarını mutlu edecek.

Grubun bizlere gönderdiği mail ;
Heavy Metal TR . COM // Keep The Heavy Metal Faith ! //
Gönderenin İsmi: Zonaria review of new demo
Gönderenin Emaili: emil@umemetal.com
İletmek istediğiniz Soru/Mesaj: Hello! I am Emil Nyström from the melodic death metal band Zonaria from northern sweden! We have reacently recorded and released our new demo "Rendered in Vain" wich is mixed by Jonas Kjellgren (Scar Symmetry,Centinex, Incapacity, Carnal Forge, Steel Attack). The band have despite not beeing signed and despite all members are between 16-19 years old been on a two weeks long european tour with finish black metal legends Impaled Nazarene. The reason why i now write to you is because we are interested in getting the demo reviewd by you. Since we are a demo band with only young and studying members we have a very limited budget, therefore we wonder if you might concider making a review of the demo if we send you a ZIP-file with our demo/promo package?
Two tracks and a music video of the demo is available here, so that you can listen and se if you are interested - www.myspace.com/zonaria
Cheers, keep in touch!
/Emil




İNGİLİZCESİ ( Grup üyeleri için )

Zonaria came into contact with us, they send their demo and wanted us to criticize it.We didn't turn them down and wrote down something as much as we could do.

Firstly, lets learn something about band.Band released their first demo "Evolution Overdose" in 2005.Second one was released in 2006 under the name of "Vendered In Vain". Jonas Kjellgren who also worked with bands like
Scar Symmetry,Centinex, Incapacity, Carnal Forge, Steel Attack deal with the mix of the demo.Age of the members of the band is between 16-19.For such a low age average,this demo is perfect I can say.We shall talk about this later.Furthermore, band has toured with Black Metal band Impaled Nazarene for two weeks.

Demo's first song is "Vendered In Vain" also has given ıts name to it.Very brief ıntro and speed drums !!!
Also there are unsystematic rhythms time to time melodic, time to time harsh guitars.At the same time keyboards gave another breath to song.Harmony is well done.Vocals provided the aggression.

Second one "Attending Annihilation" has nearly the same quality of previous one.Clean vocals cacth the attention of yours.And clean vocals succeed in forming the melody on themselves.I can say that there is a good harmony of aggression and deepness.

The last one "Ravage The Breed" is not different on the point of quality and it is same when looked in its basis.

As a consequence, I think demo is very good and promising.In fact, a band which has only 2 demos might be amateur but Zonaria isn't.When a person listens to the song without having knowledge about band (by saying knowledge age, only two demos) might be astonished afterwards.For 17 average, demo is perfect.For those who love Sweedish style Death Metal with a little bit progresive will like this demo.My advice is just listen and support.They deserve.


Simon Berglund - Vocals, Lead Guitars
Emil Nyström - Guitar
Emanuel Isaksson - Drums
Jerry Ekman - Bass

Web :

http://www.zonaria.com/